Türkiye'de Sivasspor ve Fenerbahçe formalarıyla hatırlanan Aatif Chahechouhe, bir röportaj verdi.
Oruç meselesinden, sarı-lacivertli takımdaki ego savaşlarına kadar birçok konuya değinen Faslı futbolcu, Türkiye'deki günlerine dair çarpıcı itiraflarda bulundu.
Ülkemizdeki futbola dair önemli tespitler de yapan Aatif, Socrates Dergi'ye yaptığı açıklamalarda sabırsızlığımızın da altını çizen sözler sarf etti.
İşte Aatif Chahechouhe'nin sözlerinden öne çıkanlar...
Türkiye mükemmel bir ülke ama kulüpler maalesef amatör insanlar tarafından yönetiliyorlar. Şirket yönetir gibi kulüp yönetiyorlar. İyi bir oyuncuysan seninle hemen sözleşme imzalıyorlar, 2 ay sonra performansın yetersizse seni gönderip başka oyuncular getiriyorlar. Tüm takımlarda durum böyle maalesef.
"1 yılda 5 hoca değişiyor"
Sadece oyuncular değil, teknik direktörlere yaklaşımları da böyle. Benim bulunduğum bazı takımlarda bir yıl içinde 5 defa antrenör değiştirdikleri oldu. Fransa’da böyle bir durum göremezsiniz. Bir yıl içinde nasıl 5 antrenör değiştirebilirsiniz? Bir antrenör bir maça çıkıp gönderiliyordu. Sizin de her antrenöre uyum sağlamanız gerekiyordu. Her gelen antrenör kendi oyuncularını istiyordu, bu sefer eldeki sözleşmeli oyuncuları gönderme ihtiyacı doğuyordu. Ben Antalyaspor’da yaşadım bu durumu.
"Türkler çok sabırsız"
Sözleşmeli oyuncuları istemedikleri zaman psikolojik baskı uygulayarak, tek başına antrenman vs. gibi yöntemlere başvurarak yıldırmaya çalışıyorlardı. Fransa gibi ülkelerde bu tip yöntemler yok, en kötü seni rezerv takıma gönderirler. Doğru yöntemler değil bunlar, sonsuz bir kısır döngü içindeler. Türkler çok sabırsız.
"Fransa'da gizli gizli oruç tutuyordum"
Fransa’da son dönem “Ramazan ayı ve oruç” meselesi çok fazla sorun oluyor. Nancy’de oynadığım dönem oruç tuttuğumuzu gizliyorduk. Türkiye’ye transfer olduğum zaman ramazan ayında oruç tutacağımı söyledim.
"Türkiye'de oruç tutarsan oynamazsın dediler"
Türkiye Müslüman bir ülke, haliyle Türkiye’ye gelirken tüm takımın oruç tuttuğunu düşünüyordum ama öyle olmadığını gördüm. Oruç tutan sadece 2 kişiydik. Takımın yüzde 80’i oruç tutmuyordu. Türkiye’de bunu gizlemedim ve özellikle Sivas’ta orucumu tuttum, sorun olmadı. O dönem hazırlık kampına denk geliyordu, daha sonra lig maçlarına denk gelmeye başlayınca Türkiye’de bazı takımlar da açık açık maç günü oruç tutarsan oynamazsın dediler ama ben niyetimi hiç gizlemedim.
"Fenerbahçe'de ego savaşı vardı"
Sivasspor’dan Fenerbahçe gibi bir takıma geldiğiniz zaman soyunma odasında bir anda çok fazla egolu oyuncu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Alışık olmadığım bir durumdu. Moussa Sow çok yardımcı oldu.
"Islıklanınca çalım atmaya bile çekiniyorsun"
Marsilya gibi takımlarla kıyasladığımız zaman taraftar baskısının aynı olduğunu söyleyebilirim her iki takımda da tutkulu, takımının arkasında taraftarlar var ama Türkiye’de taraftarlar daha acımasız. Fransa’da taraftarlar Türkiye’ye kıyasla size karşı daha sabırlı olacaklardır. Türkiye’de 1-2 kötü maç oynar ve top kaybedersen hemen ıslıklanırsın. Bu sabırsızlık beni başta çok şaşırttı.. Çünkü Sivasspor’dan geliyordum. Böyle bir tepki gördükten sonra futbolunuz da psikolojik olarak etkileniyor. Çalım atmaya ya da bir şeyler denemeye çekiniyorsunuz.
"Kjaer taraftara oynuyordu"
Taraftara oynamak isteyen bazı oyuncular da saha içinde el kol hareketleri yaparak ya da homurdanarak sizi hedef haline getiriyordu. Defans oyuncuları bunu çok yapar genelde. Bu konuda en zirve isim de Simon Kjaer’di. Beni delirtiyordu. Bana saygı duyması için tartışmak ve kendisine kendimi kabul ettirmek zorundaydım. Fenerbahçe’de bir keresinde antrenmanda beni çıldırttı ve antrenmanı durdurduk tartışmak için. Sürekli konuşup el kol hareketi yapıyordu. Tribünlere oynamayı seven çok fazla oyuncu var böyle. Baştan aşağı ego.